siyaset felsefesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
siyaset felsefesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Nisan 2016

FELSEFE VE DİN APAYRI İKİ DÜNYA



Felsefe ve din: Ortak gibi duran apayrı iki dünya

“Dinde her şey kurallara göredir, onda her zaman uyulması gereken kesin formüller vardır. Bu formüller dogmalardan beslenirler.”

                                                                         AFŞAR TİMUÇİN


Bazen içiçe bazen yanyana bazen karşı karşıya konulan ve genelde uyumlu kardeşler gibi gösterilen bu iki alan, felsefe ve din, dünyanın her yerinde sesli sessiz bir çekişme içindeler. Her ikisi de çok yerde kaba siyasetlerin kullandığı alanlar olarak kalıyorlar. Bu iki alana bilgece dürüstçe yönelenlerinse sesleri pek çıkmıyor. Her iki alanla ilgili bilgilerimiz ve sezgilerimiz yeterli mi? Bunu tartışmıyoruz bile. Felsefenin üstüne dinle gitmek, dinin üstüne felsefeyle saldırmak eski alışkanlıklarımızdandır. Bir takım çıkarcı bilgisizlerin din bilgini kesildiği, bir takım kendini bilmezlerin Kant Marx Heidegger diye ileri geri sözde felsefe konuştuğu bir dünyada her iki alan da yara alıyor. Bazı yetersizler ellerine geçirdikleri yazım kılavuzunun ışığında bol virgüllü karanlık yazılar yazmaya kalkarken din konularına ve felsefe konularına da giriveriyorlar.

Dinle ve felsefeyle uzmanlık düzeyinde uğraşanların yetersizlikleri de bu noktada belirleyici değil mi? Özellikle televizyonda görüşler bildiren ilahiyat kökenli “felsefe”cilerin hem din hem felsefe adına söyledikleri içimizi acıtıyor. Din çevreleri açık ya da örtülü biçimde dinin kurallarına göre evcilleştirilmiş bir felsefeden yana çıkıyorlar, böyle egemen bir felsefenin düşlerini görüyorlar. Böyle bir felsefe geçerli olursa düşünmek inanmakla bir olacaktır. Zihin sağlığı yerinde insanlar yetiştirebilmek için kavramların doğru içeriklerine ulaşmamız, bu arada dinin ve felsefenin ne olup ne olmadığını görmemiz gerekiyor. Bu da öncelikle bu iki alanın birbirine karıştırılmamasını gerekli kılar. Dinle felsefe aynı şeydir diyecek kadar işi düşürmüş olanların oyunlarını bozmak zamanıdır. Felsefeyi felsefe olmaktan çıkarmak isteyenlere dur diyebilmek önemlidir.

Dinde her şey kurallara göredir, onda her zaman uyulması gereken kesin formüller vardır. Bu formüller dogmalardan beslenirler. Din deyince aklımıza öncelikle inanç kalıpları yani dogmalar gelir. Dinin buyruğunda bir felsefe ister istemez dogmalara boyun eğecektir. “Dogmalara dayalı bir felsefe” felsefenin özüne aykırıdır. Felsefe dogmalaştığı yerde felsefe olmaktan çıkar. Din evcildir, yumuşak başlıdır, kendi dışına sert de baksa kendi içinde uzlaşmacıdır. Uyarsız saydığını dışlamaya eğilimlidir. Felsefe yırtıcıdır, kalıpları kırmak ister. İyileşmez biçimde yenilikçidir. Dönüşen dünyayla dönüşür ve dönüşen dünyayı dönüştürmeyi amaçlar. Bu yüzden din ve felsefe benzeşmezler. Biri benimsenmiş olanın içinde özenle bir şeyler arar gibi yapar, öbürü her zaman olanın ötesine taşmak ister: bu sürekli bir kendini aşma durumudur. Felsefe durmadan kendini yenileyen, sık sık kendine yabancılaşan bir etkinliktir. Dinin yeniyle işi yoktur: önemli olan özden ayrılmamaktır, onda kendini yinelemek önemlidir. Dinde felsefi bakış açısına yaklaştığımız ölçüde yolu şaşırma tehlikesiyle karşılaşırız.

Devamı: