Felsefenin Hali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Felsefenin Hali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Haziran 2017

Ne Olacak Bu Felsefenin Hali

Ne olacak bu felsefenin hali?
Örsan K. Öymen 

Büyük çoğunluk “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusuyla meşgulken, “Ne olacak bu felsefenin hali?” sorusunu ortaya atmak yadırganabilir. Ancak memleketteki siyasi hal ile felsefi hal arasında bir ayrım yapmak da olanaklı görünmüyor. Birincisi, siyasi hal felsefenin halini de etkiliyor. İkincisi, felsefenin hali yüzünden de siyasi hal değişmiyor.



Felsefenin halinin de siyasetin halini belirleyebileceği düşüncesi bazılarına safça gelebilir. Ancak olgular bunun saflık değil, tarihsel bir gerçek olduğunu gösteriyor. Filozofların, özellikle Etik (Ahlak Felsefesi) ve Siyaset Felsefesi alanında ortaya koydukları kuramlar ve düşünceler, insanlık tarihindeki toplumsal ve siyasal gelişmeleri etkileyen ve belirleyen temel unsurlardan birisi olmuştur.

Antik Yunan döneminde Sokrates, “Ahlak nedir?”, “Erdem nedir?”, “Adalet nedir?” gibi sorular ortaya atarak, önemli bir kapıyı aralamıştır. “Güçlü olan haklıdır” bakış açısına karşı mücadele veren Sokrates, bunun bedelini, Atina meclisinde oy çokluğuyla ölüme mahkum edilerek ödemiştir. Ancak öğrencisi Platon bu davayı üstlenmiş, Sokrates’in düşüncelerinden esinlenerek, “Devlet” adlı eserini yazmış, akıl, bilgi, ahlak, erdem, adalet, siyaset arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur. Daha sonra, Platon’un öğrencisi Aristoteles, bu modeli geliştirmiş, “Politika” adlı eserinde, “İnsan toplumsal bir canlıdır” ilkesini ortaya koyarak, bireyden ibaret bir ahlakın ve siyasetin olanaksızlığını vurgulamıştır.