Aşk Mavidir Öğretmenim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşk Mavidir Öğretmenim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ağustos 2022

AŞK ve DÜZEN GERÇEĞİ

 

Aşk ve Düzen Gerçeği…

Dr. Halit Suiçmez*

“Aşk Diriltir…”(s.187)

“Gerçek ve gerçeklik sürekli değişim halindedir.”(s.115)

(Kaynak;Atalay Girgin, Aşk Mavidir Öğretmenim)

 

Bir kitap üzerinden yorum denemesi yapmaya çalışalım:

Atalay Girgin’in“Aşk Mavidir Öğretmenim” romanını esas alarak..(NoteBeneYayınları, 1. Baskı, 2016, Ankara)

Konu kısaca şudur:

Keleslizadeler Anadolu Lisesine felsefe öğretmeni atanır, adı ”aşk öğretmen” dir.

Öğretim yılının ilk haftalarında olaylar bir Lisede geçer. Okulun öğrencilerinden Afşin ile Van’lı  Meryem  birbirini çok sever. Okul müdürü gericidir, açılış gününde islami tınılar da taşıyan uslubu ile sert bir konuşma yapar.

Meryem ile Afşin’in ders aralarındaki sohbetleri, birlikte gezmeleri üzerine okulda yaygın bir dedikodu üretilir. Yakın arkadaşlık, “ahlaksızlık” diye nitelenir. Müdür bu iki arkadaşı odasına çağırıp azarlar, hakaret eder, Meryem’e tokat atar.

Amacı gençleri okuldan attırmaktır.

Müdür yardımcılarını zorlayarak öğretmenlere bir tutanak imzalatır, tamamen uydurma olan bu belgede “…Afşin ile Meryem’in ugunsuz yakalandığı…” vesaire şeklinde yalan ifadeler yer almıştır.

Meryem lisenin pansiyonunda, Afşin ise kentte ailesiyle kalmaktadır.

Müdürün bu boş, dayanaksız suçlamalarla dolu dilekçesine karşı Afşin’in avukat babası karşı çıkar ve ilçe milli eğitim müdürüyle konuşarak hukuka başvuracağını, sonuna kadar mücadele edeceğini belirtir.

Ve dosya ilçe milli eğitimden döner.

30 Eylül 2018

MEB Lise Felsefe Kitabında Kadim Yanlış


MEB Lise Felsefe Kitabında Kadim Yanlış

Yılmaz Ceditli*

 Bir felsefe öğretmeni olarak MEB’in hazırlattığı ders kitabını okuyunca, birçok eksiklik bir yana, iki önemli yanlış dikkatimi çekti.

Eksiklik sorunu, nereden, nereye, neden,nasıl ve niçin baktığınıza, ne aradığınıza bağlı olarak farklılık gösterebilir. Bundan dolayı şimdilik üzerinde durmuyorum. Ancak yanlışlar önemli. Şimdi bunları sırasıyla aktarıyorum.

İlk Yanlış

2018-2019 eğitim-öğretim yılı lise 10. sınıflar için hazırlanmış ve 1.128.391 adet basılmış olan felsefe dersi kitabı, dinlerin asırlar boyunca kutsal metinleri aracılığıyla aktarmasının da etkisiyle, nesilden nesile yinelendikçe iyice yerleşmiş ve üzerine düşünme ve sorgulama gereği bile hissedilmeyen kadim bir yanlışı tekrarlıyor : Güneş, her gün doğar ve batar1.

Yukarıdaki önermeyi okuyanların büyük bir bölümü, belki de “Ne var ki bunda. Elbette Güneş, her gün doğar ve batar” diyecektir, kendisinden önce gelmiş geçmiş ve hala yaşayan milyarlarca insan gibi. Ben de öyle düşünüyor ve söylüyordum. Ancak işin aslı ve hakikati hiç de öyle değilmiş.

23 Şubat 2017

SAVUNMAMDIR


“Savunma”mdır
                                        
                                "Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi,Farisi bilmem, dile minnet eylemem
  Sırat-ı Müstakim üzere gözetirim rahimi
                                            Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem"
 
Bugün buldum bugün yerim,Hak kerimdir yarına Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına Zerrece tamahım yoktur şu Dünya varına 
 Rızkımı veren Huda'dır kula minnet eylemem"
Nesimi
 


Konu: 03.02.2017 tarih ve 49850909-E.1420255 Sayılı Yazınız Hakkında.


Yukarıda sayı ve tarihi belirtilen yazınızda, “Ankara Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 31.01.2017 tarih ve 903.08.02-1247180 sayılı” yazısına atıfla, “Maarif Müfettişleri Başkanlığı tarafından yapılan inceleme/soruşturma sonucunda düzenlenen 30/01/2017 tarih ve 663.07/13 sayılı raporda” hakkımda tespit edildiği ileri sürülen ve “sûbuta” erdiği iddiasıyla cezalandırılmam gerektiği belirtilen hususlar, kısaca dört maddede toplanmıştır. Bunları sırasıyla yanıtlıyorum:

1-) 657 sayılı DMK’nın 125/B-d kapsamında yer aldığı iddia edilen yani “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” olarak nitelenen, “BİRGÜN Gazetesinin “Kandil Orucu” haberini”, kandil ve kandil orucuna ilişkin ilahiyatçı düşünürler ve akademisyenlerin görüşlerini içeren videoları paylaşmanın hem hukuki, hem de ahlaki anlamda hiçbir suç vasfı yoktur. Eğer hem haberin hem de diğer paylaşımların bir suç vasfı olsaydı ya da birilerinin istedikleri zaman canlarının istedikleri yöne çekerek iddia ettikleri gibi “milli ve dini anlamda manevi değerlere” aykırı olsaydı, sıra bana gelinceye dek çoktan cezalandırılır veya yasaklanırdı. Kaldı ki özellikle facebook sayfam bağlamındaki paylaşımların tamamı benim özel alanım kapsamındadır. Bu sayfadaki kişiler ya beni seçmiş, listemde yer almayı istemiştir ya da benim tarafımdan seçilmiştir. 

Dolayısıyla bu sayfadaki paylaşımlar, yasalara aykırı olmadığı, haklarında bir yasaklama ve cezalandırma bulunmadığı, insanları herhangi bir suça teşvik etmediği, devlet memurunun itibarını zedeleyecek (örneğin şu günlerde Haymana’dan taşıp Türkiye gündemini meşgul eden çocuklar ve öğrenciler başta olmak üzere herhangi bir kişiye cinsel taciz, cinsel istismar ve tecavüz gibi… Keza herhangi bir tacizciyi, istismarcıyı susarak da olsa koruyup kollamak gibi) bir nitelik taşımadığı sürece, yalnızca “facebook arkadaş listemde” bulunan insanları ilgilendirir. Yani sıfatı, statüsü öğretmen de olsa, müdür ya da herhangi bir makamdaki eğitimci de olsa herhangi bir muhbir vatandaşı ya da zerzavatı ilgilendirmez. Ve cezalandırılmam talep edilen paylaşımların hiçbiri de bu anlamda ne bir suç konusudur, ne de yasaktır. Hele hele devlet memurunun itibarını zedelemek gibi yüz kızartıcı bir niteliğe hiç sahip değildir. 

İlgili paragrafta yer alan ve “ya ondadır ya şunda” anlayışıyla birçok konunun yanına iliştirilmiş olan “hükümet hakkında” sözünün ise hiçbir somut karşılığı yoktur. Zaten böylesi en küçük bir ihtimal olsaydı, sıfatlarının, statülerinin, oturdukları koltukların ardına saklanarak kendini bir halt sanan bilumum zerzavat, uydurma ve zorlama idari şikâyetlerle yetinmez, çoktan kolları sıvayıp birilerine yaranmak adına mahkemelere koşardı. Malumunuz olduğu ve yakînen bildiğiniz gibi, ne kadar yırtınsalar, akıl ve mantık sınırlarını zorlasalar da böyle bir şey gerçekleşmedi. Çünkü ben ne hizmet içinde ne de hizmet dışında “Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte” herhangi bir davranışta bulundum. Velhasıl bu madde kapsamında “sûbuta er”diği iddia edilen fiillerin hiçbir suç niteliği yoktur. 

22 Şubat 2017

AŞK MAVİDİR ÖĞRETMENİM'e SORUŞTURMA

Soruşturma ve Cezalar Aşkın Rengini Solduramaz:
AŞK MAVİDİR ÖĞRETMENİM

Milli Eğitim teşkilatının neredeyse birçok kademesine kök salmış sansürcü ve yasakçı zihniyet sahiplerinin "Aşk Mavidir Öğretmenim" adlı romanım hakkında soruşturma açtığı kesinleşti. Epeydir bu konuda söylentiler olsa da kesin bir bilgi yoktu. Ancak geçtiğimiz günlerde edindiğim bilgiler, söz konusu soruşturmanın, Haymana eski Kaymakamı Turhan Erdoğan'ın 2016 Kasım'nda Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne yazdığı üst yazıyla başladığını teyit etti.

 
"Aşk Mavidir Öğretmenim" soruşturması, 2010 yılı Kasım sonundan bugüne dek Felsefe öğretmeni olarak görev yaptığım Haymana Nuri Bektaş Anadolu Lisesi'nde, kitaplarım vesile edilerek hakkımda açılan ve önceki dosyayla birleştirilerek karşıma çıkarılan ikinci soruşturmadır. İlki, 2011 yılında ilk basımı yapılan "Lağımpaşalı" adlı romanımla "cumhurbaşkanı, başbakan ve hükümet yetkililerine hakaret ettiği"m iddiasına büründürülerek, 2015 sonunda okul idaresi ve ilçe milli eğitim müdürlüğünün şikayeti üzerine Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişleri aracılığıyla yürütülmüştü.

"Aşk Mavidir Öğretmenim" hakkındaki soruşturmanın da yine aynı mahfillerin şikayeti ve talebi üzerine, Kaymakam Turhan Erdoğan'ın Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne yazdığı yazıyla başladığı anlaşılıyor. 

"Aşk Mavidir Öğretmenim"den hareketle hem romana hem de bana  yönelik yapılan şikayet ve açılan soruşturmanın, 240 sayfalık romanın yalnızca iki sayfasına odaklandığı ortaya çıktı. Şikayetçilerin iddiasına göre söz konusu sayfalardan birinde, "terör", "teröristle ilgili ifadeler"le ve "dağa gitmek" sözüyle "terörün" övüldüğü ve özendirildiği kanatine varılıyor ve "gereğinin yapılması" talebiyle de cezalandırılmam gerektiği belirtiliyor. 

Oysa kitabı didik didik etmelerine rağmen, tam bir sansürcülük örneği gösterek ve ancak bazı sözcükleri cımbızlayarak oluşturdukları şikayet ve açtırdıkları soruşturmayla, ilgili çevrelerin sergiledikleri tutum bariz bir acziyet göstergesidir. Bu aynı zamanda "öğretmenin itibarı" sözünü dillerine pelesenk eden, ancak sıfat ve statülerini muktedirler önünde hangi taklaları atarak, hangi elleri etekleri öperek elde ettiği malum olan çevrelerin, aslında hangi zihinsel sefalet içerisinde olduğunun da apaçık ikrarıdır. Çünkü kitabın hiçbir yerinde sansürcü ve yasakçı zihniyet sahiplerinin algıladığı ve yorumladığı anlamda bir "terör" övgüsü, "terörist"liğe özendirme sözkonusu değildir. Buna rağmen, ilgili şikayeti dikkate alarak, "Aşk Mavidir Öğretmenim" ve yazarı olarak da benim  hakkımda soruşturma açmak ve celandırılmam gerektiğine hükmetmek ise hem bu acziyete teslim olmak hem onu sürdürmek, hem de aynı zihniyetle malul bataklığı mesken tuttuğunu cümle aleme ilan etmektir.

22 Haziran 2016

Aşk Mavidir Öğretmenim Üzerine...

Bu yazımı GENÇLERE armağan ediyorum.(Halit Suiçmez)

AŞK MAVİDİR ÖĞRETMENİM Üzerine

Halit Suiçmez
Okullar tam yaz tatiline girdi.
Lise öğrencileri eğitimle, okul yönetimleriyle, hak ve özgürlükleriyle ilgili olarak bildiriler yazıp açıkladılar.
Tam da bu konuları; eğitimi, okul yönetimlerini, dersleri, öğrencilerin insan ilişkilerini, öğretmenleri işleyen, anlatan güzel bir kitap var elimizde.
Düşündürücü, zevkli, ufuk açıcı ve insanı ileri okuma-düşünme-tartışma ve araştırma noktalarına götürecek bir eser..
Romancı, Felsefe Öğretmeni, Dostum Atalay Girgin’in son romanı, “Aşk Mavidir Öğretmenim” yeni yayımlandı.
NotaBene Yayınlarından çıktı bu büyüleyici, güzel eser.
Gençler, orta yaş gençler, eğitim, felsefe, bilim, sanat, aşk üzerine düşünen, yazan-çizen, aşkı, “arayan-anlatan” dostlar; hemen alın bu 239 sayfalık kitabı ve geçin masaya..
Yanınızda da ucu iyi sivriltilmiş bir kurşun kalem olsun bence, çünkü altı çizilecek, dönüp yeniden okunacak, tartışılacak o kadar çok, güzel, sarsıcı, ruhu ve düşünceyi genişletici cümle var ki, bir felsefe, bilim, sanat, içtenlik şöleni, duygusu, sohbeti içinde bulacaksınız kendinizi..
Ben bir kez okudum, hemen ilk izlenimlerimi yazıyorum, daha rahat zamanlarımda yeniden okuyup, edebi, psikolojik, felsefi, eğitsel, sosyal ve siyasal yönlerden de genel bir değerlendirme yapacağım.
Romanın kahramanları; Meryem, Afşin ve Felsefe öğretmeni Evin Derya Ay, (Evin öğretmen) Evin, Türkçede, bir şeyin özü, anlamında, Kürtçede ise, aşk anlamına geliyor.
Evin öğretmenin anne ve babası aşk anlamını düşünerek Evin adını vermişler, kızlarına. Evin öğretmenin açıklamasına göre, Türk bir anne ve babanın çocuğu olarak doğmuş.
Öğrencileri de bu bilgilenmeden sonra ona; “aşk öğretmen” diye seslenmişler.
Evin öğretmen güleç, “aslan yelesi gibi ensesinden omuzlarına dökülen, gür ve kızıla boyalı dalgalı saçları olan, okulda beyaz önlük giyen, manken edasıyla düzgün yürüyen, dik omuzlu, kemerli burunlu, iri gözlü, dolgun dudaklı, köşeli çeneli, bir hanım öğretmen.(s;61)

27 Mart 2016

Öğretmen Toplumsal Çürümeden Etkilendi



Öğretmen toplumsal çürümeden etkilendi

Atalay Girgin, Aşk Mavidir Öğretmenim’de çürümeye dikkat çekiyor. Kitap, Karaman’da şeytanlaştırılan öğretmenin sistemden bağımsız olmadığını da ortaya koyuyor.



Serbay Mansuroğlu
serbaymansur@birgun.net

Okul, öğrenci, öğretmen ve sendika ekseninde toplumsal alanda yaşanan dönüşümü ve bu dönüşüm çerçevesindeki ilişkileri konu alan Aşk Mavidir Öğretmenim kısa süre önce raflarda yerini aldı. Kitabın yazarı Atalay Girgin ile kitabı ve eğitim dünyasını konuştuk.
Girgin yıllar önce yazdığı Lağımpaşalı kitabı nedeniyle aynı zamanda kısa süre önce Cumhurbaşkanı’na hakaretten hakkında soruşturma başlatıldı ve ön rapor kapsamında sürgün edildi. Girgin'in anlattıkları Karaman'da 45 öğrenciye tecavüzle suçlanan öğretmenin çürüyen bir sistemden bağımsız olmadığını ortaya koyuyor.
Aşk Mavidir Öğretmenim kitabı sizin yedinci kitabınız. Kitapta ne anlatıyorsunuz?

İdealize bir düzeyde, eğitimin, toplumsal çözülme ve çürümenin panzehiri, değer erozyonunun engelleyicisi olduğu düşünülür. Yanılsamalı ve eğitimin içeriğinden bağımsız bir biçimde de öğretmen, sanki bu panzehirin genç kuşaklara şırıngacısıdır. Okulda ve sınıftaki duruşuyla, toplumsal değişme sürecinde olumluluk atfedilen, ahlâki anlamda yüceltilen doğruluk, dürüstlük, iyilik, ilkelilik ve tutarlılık gibi, her biri görelilik arz eden değerlerin öğrenci karşısında model alınması gereken örneğidir.

İşte Aşk Mavidir Öğretmenim, okul-öğretmen-öğrenci ve kısmen de veli çerçevesinde kurulan olayları, kişileri ve aralarındaki ilişki biçimleriyle yukarıdaki kabullerin bir yanılsama olduğunu sergiliyor. Bunları sergilerken, hem eğitim ve okulun hem de öğretmenin kendilerini kuşatan ve sürekli değişen toplumsal, siyasal koşullardan bağımsız olmadığını ve aynı zamanda toplumsal çözülme ve çürümeden nasıl nasiplerini aldıklarını anlatıyor. Aynı zamanda ahlaki açıdan olumlu anlamda öğrenciye örnek olmak bir yana, ilkesiz ve tutarsız düşünüş, söyleyiş ve eyleyişleriyle değer erozyonunun fiili bir unsuru haline gelişlerini, gücün karşısında rüzgârın önündeki kuru bir yaprak gibi savruluşlarına işaret ediyor. Keza tüm bunlara inat, gerçek hayatta olduğu gibi, umudu yeşertmeye çalışanlara da…

Hem öğretmenlik hem yazarlık bir arada nasıl oluyor? Yazmak meşakkatli bir süreç değil mi?

Elbette… Yazmak meşakkatli bir süreç. Öğretmenliği ve yazarlığı bölünmeden, düşünsel sürekliliği koparmadan bir arada yürütebilmek oldukça zor. Bundan dolayı, eğitim öğretim sürecinde uzun erimli ve hacimli çalışmalara girişemiyorum. Kısa yazılarla, bazen de yalnızca okuyup araştırmakla yetiniyorum. Kapsamlı çalışmalar, örneğin roman yazımı için, eğitim öğretim döneminin bittiği yaz tatilini sabırsızlıkla bekliyorum.

Yazarken hangi gayeyle yazıyorsunuz? Bir derdiniz var mı?