24 Ocak 2018

Emperyalizmin Truva Atı: STK'lar

   EMPERYALİZMİN TRUVA ATI:STK’LAR

                                                                     Atalay Girgin                      
           
Sivil toplum· kurumları (STK) denilince, ilk akla gelen, sendikalar, dernekler, vakıflar gibi kuruluşlardır. Sivil toplum örgütü (STÖ) olarak da nitelenen bu kuruluşların (istisnaları olsa da), emperyalizmle, hem de onun “Truva Atı” olabilecek denli bir ilişki içerisinde olması mümkün müdür? Dahası, genelde toplumsal sorunlarla ilgilenen, bulundukları ülkelerde devlete ya da varolan düzene muhalif olan, hatta yer yer düzenin siyasal bilinç sınırları dışında bir söyleme de sahip olan STK’lar ve yöneticileriyle, emperyalist-kapitalist devletlerin egemen sınıfları ve onların resmi ya da gayri resmi uluslararası faaliyette bulunan kurumları neden ve niçin, doğrudan ya da dolaylı ilişki kursun ki? Ya da tersine; bu kurumlarla, STK’lar ve yöneticileri neden ve niçin, doğrudan ya da dolaylı ilişki kuruyor olsun ki? Eğer iki taraf da karşılıklı olarak bir ilişki içindeyse, bu, neden, niçin, nasıl olmaktadır? Görünüşte çıkar birliği içinde olmaları mümkün görünmeyen bu kesimler arasında bir ilişki kurmak ya da bunları ilişkilendirmek, asılsız bir iddia, karalama ya da bir iftira mıdır?

Hem sorulara hem de yanıtlara ilişkin kuşku elden bırakılmamalıdır. Ama bunun yanısıra da unutulmamalıdır ki, her şey değişmektedir. Dolayısıyla her şeyin değiştiği bir dünyada, kapitalizmin gelişimine, sermayenin yoğunlaşmasına bağlı olarak, burjuvazinin ihtiyaçları, yönelişleri de ekonomik, sosyal, siyasal ve ideolojik anlamda değişimler göstermektedir. Elbette ki ilişkilenme biçimleri, yöntemleri ve araçları da... Bundan dolayıdır ki, sorulara ve yanıtlara ilişkin korunması gereken kuşku, gerçekliğin, özellikle bu yazının konusunu oluşturan STK’lara ilişkin gerçekliğin, bize sunulan tüm (yazılı, sözlü, görsel, hatta eylemsel) görünümlerine ilişkin de kıskançlık ve kararlılıkla sürdürülmelidir.

14 Ocak 2018

Arzu ve Aşk... Platonik Aşk... Şizofrenik Aşkların Kılıfı

Platonik Aşk Ya Da Şizofrenik aşkların ‘kılıfı’

Atalay GİRGİN

Arzu ve aşk… Önce arzu vardır. Sonra aşk…

Aşık olunan her insan, aynı zamanda arzulanandır. Ama arzulanan her insan, aynı zamanda aşık olunan değildir. Arzulanmayan hiçbir insana aşık olunmaz. Arzulanan her insana da aşık…



Ancak arzu ile aşk arasında nesnesine yönelişleri ve ilişki kurma biçimleri açısından temel farklılıklar vardır.

Arzu, öncelikle yönelenin yöneldiği nesneyle, esas olarak iki tür ilişki kurma biçiminde kendini gösterir.


Bunlardan birincisi, ona sahip olma, onu kendinin kılma isteğidir. Bu isteğin şiddeti, arzulayanın arzuladığını, bir nesne olarak elde edip onu tüketmesine de, elde edemeyip kendini tüketmesine de, dahası hem kendini hem de nesnesi yok etmesine de yol açabilir.